暗記メーカー
ログイン
HİNDU
  • Murat Turkoglu

  • 問題数 220 • 2/16/2024

    記憶度

    完璧

    33

    覚えた

    77

    うろ覚え

    0

    苦手

    0

    未解答

    0

    アカウント登録して、解答結果を保存しよう

    問題一覧

  • 1

    Prepare for the worst.

    En kötüsüne hazırlanın.

  • 2

    Let's consider the worst that could happen.

    Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.

  • 3

    I'm getting ready for the worst.

    En kötüsüne hazırlanıyorum.

  • 4

    This is the worst movie I have ever seen.

    Bu şimdiye kadar izlediğim en kötü film.

  • 5

    That's the worst joke I've ever heard.

    Bu şimdiye kadar duyduğum en kötü şaka.

  • 6

    There is no smoke without fire.

    Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

  • 7

    My father smokes.

    Babam sigara içiyor.

  • 8

    Smoking affects your health.

    Sigara sağlığınızı etkiler.

  • 9

    I stopped smoking and drinking.

    Sigarayı ve içkiyi bıraktım.

  • 10

    Stop smoking next to the children.

    Çocukların yanında sigara içmeyi bırak.

  • 11

    She is always smoking.

    Sürekli sigara içiyor.

  • 12

    You should smoke less.

    Daha az içmelisin.

  • 13

    He stopped smoking last year.

    Geçen yıl sigarayı bıraktı.

  • 14

    You are not supposed to smoke at school.

    Okulda sigara içmemen gerekiyor.

  • 15

    He still remembers the day his mother found out he was smoking.

    Annesinin sigara içtiğini öğrendiği günü hala hatırlıyor.

  • 16

    We're counting on you for financial help.

    Finansal yardım için size güveniyoruz.

  • 17

    The financial situation is getting worse week by week.

    Mali durum her geçen hafta daha da kötüye gidiyor.

  • 18

    Tom is facing financial problems.

    Tom mali sorunlarla karşı karşıya.

  • 19

    Tom tried not to listen to Mary and John discussing their financial situation.

    Tom, Mary ve John'un mali durumlarını tartışmalarını dinlememeye çalıştı.

  • 20

    Their financial problems began in the second half of the year.

    Mali sorunları yılın ikinci yarısında başladı.

  • 21

    Who does the gun belong to?

    Silah kime ait?

  • 22

    Which club do you belong to?

    Sen hangi kulübe üyesin?

  • 23

    This building belongs to my family.

    Bu bina aileme ait.

  • 24

    This house belongs to my uncle.

    Bu ev amcama ait.

  • 25

    This stuffed animal belongs to the little girl.

    Bu doldurulmuş hayvan küçük kıza ait.

  • 26

    Let's play hide and seek.

    Hadi saklambaç oynayalım.

  • 27

    Tom is seeking a job.

    Tom iş arıyor.

  • 28

    I've been seeking an answer to your question.

    Sorunuza cevap arıyordum.

  • 29

    You need to seek help.

    Yardıma ihtiyacın var.

  • 30

    People seek escape from the heat of the town.

    İnsanlar şehrin sıcağından kaçmak istiyor.

  • 31

    She made no response to my question.

    Soruma cevap vermedi.

  • 32

    Tom got quite a few positive responses.

    Tom birkaç olumlu yanıt aldı.

  • 33

    He made a quick response.

    Hızlı bir yanıt verdi.

  • 34

    Tom knocked on the door, but got no response.

    Tom kapıyı çaldı ama cevap alamadı.

  • 35

    Hunger is our bodies' response to having eaten less than normal.

    Açlık, vücudumuzun normalden daha az yemeye verdiği tepkidir.

  • 36

    My wife is very upset.

    Karım çok üzgün.

  • 37

    The boss is very upset.

    Patron çok üzgün.

  • 38

    Tom never seems to get upset no matter what Mary does.

    Mary ne yaparsa yapsın Tom asla üzülmüyor.

  • 39

    The teacher was really upset and threw Johnny out of class.

    Öğretmen çok sinirlendi ve Johnny'yi sınıftan attı.

  • 40

    Tom seems quite upset.

    Tom oldukça üzgün görünüyor.

  • 41

    I'm sorry I yelled at you.

    Sana bağırdığım için özür dilerim.

  • 42

    All the boys were yelling.

    Bütün çocuklar bağırıyordu.

  • 43

    The crowd yelled when he scored a goal.

    Gol attığında kalabalık bağırdı.

  • 44

    Stop yelling in my ear.

    Kulağıma bağırmayı kes.

  • 45

    My mom yells at me all the time for no reason.

    Annem bana sürekli sebepsiz yere bağırıyor.

  • 46

    Don't try to fool me.

    Beni kandırmaya çalışma.

  • 47

    Kiss me, you fool!

    Öp beni, seni aptal!

  • 48

    However, my father used to fool around with women a lot.

    Ancak babam kadınlarla çok dalga geçerdi.

  • 49

    Tell Tom to stop fooling around.

    Tom'a söyle, oyalanmayı bıraksın.

  • 50

    I hope you're not trying to fool us.

    Umarım bizi kandırmaya çalışmıyorsundur.

  • 51

    A fool and his money are soon parted.

    Aptal parasının kıymetini bilmez.

  • 52

    A foot is twelve inches.

    Bir ayak on iki inçtir.

  • 53

    He was every inch a king.

    O her yönüyle bir kraldı.

  • 54

    My son grew 5 inches last year.

    Oğlum geçen yıl beş inç büyüdü.

  • 55

    The police went over every inch of this place.

    Polis bu yerin her santimini ince eleyip sık dokudu.

  • 56

    I speak English daily.

    Her gün İngilizce konuşuyorum.

  • 57

    He changed his mind daily.

    O, fikrini günlük olarak değiştirdi.

  • 58

    On average, how many cups of coffee do you drink daily?

    Ortalama olarak, günde kaç fincan kahve içiyorsunuz?

  • 59

    My father drinks daily.

    Babam her gün içiyor.

  • 60

    Honestly, I would think driving there daily is better than moving.

    Doğrusu, her gün oraya arabayla gitmenin taşınmaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum.

  • 61

    Most people write about their daily life.

    Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.

  • 62

    I want to learn about American daily life.

    Amerikan günlük yaşamını öğrenmek istiyorum.

  • 63

    Mathematics is important in daily life.

    Matematik günlük hayatta önemlidir.

  • 64

    I bought a Daily News.

    Ben bir Daily News aldım.

  • 65

    This is still in daily use.

    Bu hala günlük kullanımdadır.

  • 66

    Tom put his hand on Mary's shoulder.

    Tom Mary'nin omzuna elini koydu.

  • 67

    Tom has a pain in the shoulder.

    Tom'un omuzunda bir ağrısı var.

  • 68

    He touched my shoulder.

    O benim omzuma dokundu.

  • 69

    He rested his hand on my shoulder.

    Elini omzuma dayadı.

  • 70

    My sister's hair reaches to her shoulders.

    Kız kardeşimin saçı omuzlarına ulaşıyor.

  • 71

    Stop bothering your father.

    Babanı rahatsız etmeyi kes.

  • 72

    The noise bothers me.

    Gürültü beni rahatsız ediyor.

  • 73

    They won't bother you anymore.

    Seni artık rahatsız etmeyecekler.

  • 74

    I will play Sudoku then instead of continuing to bother you.

    Öyleyse seni rahatsız etmek yerine sudoku oynayacağım.

  • 75

    Don't bother to answer this letter.

    Bu mektubu cevaplamak için zahmet etmeyin.

  • 76

    Today is extremely hot.

    Bugün oldukça sıcak.

  • 77

    It's extremely dangerous.

    Bu son derece tehlikeli.

  • 78

    This is an extremely important point.

    Bu son derece önemli bir konu.

  • 79

    Tom is extremely busy now.

    Tom şimdi son derece meşgul.

  • 80

    The situation was extremely dangerous; it was a matter of life and death.

    Durum son derece tehlikeliydi; bu bir ölüm kalım meselesiydi.

  • 81

    What a big truck!

    Ne büyük bir kamyon!

  • 82

    A truck ran over our dog.

    Bir kamyon bizim köpeği ezdi.

  • 83

    The dog was hit by a truck.

    Köpek bir kamyon tarafından çarpıldı.

  • 84

    I am used to driving a truck.

    Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.

  • 85

    Yesterday a truck hit this wall.

    Dün bir kamyon bu duvara çarptı.

  • 86

    The box is made of wood.

    Kutu tahtadan yapılmıştır.

  • 87

    This table is made of wood.

    Bu masa ahşaptır.

  • 88

    This old house is made of wood.

    Bu eski ev ahşaptan yapılmıştır.

  • 89

    She was afraid to pass through the woods.

    Ormanı geçmeye korktu.

  • 90

    Do you know how to start a fire using just sticks of wood?

    Sadece tahta çubuklar kullanarak ateş yakmayı biliyor musun?

  • 91

    The local coffee shop was replaced by a Starbucks.

    Yerel kahvehane dükkanının yerini bir Starbucks aldı.

  • 92

    I can't fix it. It'll have to be replaced.

    Tamir edemiyorum. Yenisiyle değiştirilmesi gerekecek.

  • 93

    Tom will be hard to replace.

    Tom'un yerini almak zor olacak.

  • 94

    Any teacher that can be replaced by a machine should be.

    Bir makine ile değiştirilebilecek herhangi bir öğretmen olmalıdır.

  • 95

    The building replaced several houses.

    Bina birkaç evin yerini aldı.

  • 96

    I doubt the truth of his statement.

    İfadesinin gerçekliğinden şüpheliyim.

  • 97

    I accept the statement as true.

    Açıklamayı doğru olarak kabul ediyorum.

  • 98

    I agree with that statement.

    O açıklamaya katılıyorum.

  • 99

    The Prime Minister is to make a statement tomorrow.

    Başbakan yarın bir açıklama yapacak.

  • 100

    The government issued the following statement.

    Hükümet aşağıdaki bildiriyi yayınladı.